Hegemonya, uluslararası sistemin
kurallarını ve normlarını kendi isteklerine göre değiştirme yeteneğine ve
gücüne sahip olmaktır. İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren Hegemon güçler, diğer
ülkelerin yönetimlerini istediği yöne çekerek etki altına almaya
çalışmışlardır. Bunu başarabilmek için, meşruiyetlerine zemin hazırlayacak bir
yapılanmayla ikna ve rıza düzeyi yaratmış ve isteklerine uluslararası düzeyde
gerekçeler bularak bir kamufle sağlamışlardır. Düşüncenin temelinde serbest
ticaret bulunmaktadır. Serbest ticaret ile hegemon güçler kendilerine gereken
yolu açmışlardır. Bu yolun siyasi boyutu kısmına “DEMOKRASİ”, ekonomi boyutu
penceresine “KALKINMA” ve sosyo-kültürel yönüneyse “DİYALOG” demek suretiyle
hayata geçirmişlerdir.
Bu dönemden sonra klasik böl ve
yönet politikasının yerini “dönüştür-ufala-eklemle-yönet” politikası almıştır.
Bu politika ile dönüştürülemeyen ülkeler
temel olarak iki yöntemle dönüştürülmüştür. Bu yöntemler rejim
restorasyonu ve ülke inşasıdır. Hedef olan ülke batılı olmaya hevesli ya da
siyasi, ekonomik ve kültürel açılardan içine sızılmaya müsait ise rejimi
restore edilmiştir. Bunun örnekleri karşımıza Gürcistan’da “Gül Devrimi”,
Ukrayna’da “Turuncu Devrim” ve Kırgızistan’da “Lale Devrimi” olarak çıkmıştır.
Aksi durumlardaysa Irak örneğinde olduğu gibi ülke inşası yapılmıştır.
Hegemon güç rejim restorasyonu ve
ülke inşası yöntemlerini gerçekleştirebilmek için yumuşak gücünü
kullanmaktadır. Yumuşak gücü; bir ülkenin isteklerini hedef ülkeye
yaptırabilmek adına o ülkenin kalbini ve zihnini kazanma kabiliyeti olarak
tanımlayabiliriz. Kısacası istediğini yaptırmak için sert ve aşırı gücü
kullanmak yerine kendi görüşlerini o ülkeye benimsetmektir. Bir nevi
kandırmaktır. Hegemon güç askeri gücünü kullanıp kullanmayacağına yumuşak
gücünün başarısına bakarak karar verir. Bunun nedeni yumuşak güç, hegemon gücün
hedef ülkeye etki edebilmesi açısından askeri ve ekonomik gücün çok çok üstünde
bir imkan sağlamasıdır. Günümüzde büyük devletler, globalleşme ile birlikte iyi
bir organizasyon kurmuş ve yumuşak güç konusunda önemli bir konuma sahip
olmuşlardır.
Peki hegemon güçler, yumuşak güç
vasıtasıyla kendilerine yabancı kültürleri nasıl şekillendirmektedirler? Bunu
nasıl başarabilmektedirler? Şu şekilde özetleyebiliriz.
Serbest piyasanın bir getirisi
olarak dünya ekonomisinin lokomotifi konumunda olmaları, teknoloji alanında en
üst seviyede bulunmaları, hegemon gücün popüler kültürünün hedef ülkeler
tarafından bir cazibe merkezi olarak görülmesi ve güçlü bir orduya sahip bulunmaları
ilk aklımıza gelen önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak tüm
bunların yanı sıra sızma yapılacak ülkenin, öncelikli olarak medyası,
üniversiteleri, sivil toplum kuruluşları, finans, ve iş dünyası hedef alınarak,
geliştirdikleri yöntem ve programlar dahilinde sivil toplumuna etki edilmeye
çalışılmaktadır. Bu yapılanmanda hedef ülke yapısında çeşitli organizasyonlar
içinde kullanılan ajanlaştırılmış devlet adamları ile birlikte medya, sivil
toplum örgütleri, vakıflar, düşünce kuruluşlarına yerleştirilmiş etki ajanları
vasıtasıyla demokrasi, serbest piyasa ekonomisi, insan hakları vb.
savunuculardan oluşan yerel ve global bir propaganda ve etki ağı yapılanması
kurulmaktadır. Bu süreç sonunda bir kısım kişi ve partiler iktidar olmakta veya
iktidardan düşürülmektedir. Hedef toplum ise yönlendirildiğini hissetmeden
kendi iradesiyle karar verdiğini zannetmektedir. İktidar olunmasıyla ile beraber ulusun önemli
mevkilere sahip olan kişileri bertaraf edilmekte ve eş zamanlı olarak, azınlık
ve kültürel hak söylemleri ile başlatılan reformların sonucunda hedef ülke
kalıcı çizgiler ile bölünmektedir. Böylece hedef ülke sözüm ona batılı diye
adlandırılan ülkeler arasında yerini almaktadır.
Hegemon güçler hükmetme yerine
kontrol etmeyi amaçlamaktadır. Bahsettiğimiz yapılanmayla yeniden dizayn eden hegemon
güçler dünyayı, ulusal gücü törpülenen, ekonomisi dışa bağımlı olan,
teknolojide ve modernleşmede geride kalan, çağ dışı bir zihniyetle yönetilen
kısacası güçsüz güç olmuş devletlerden oluşmasını hayal etmektedir. Günümüzde
hegemon güçlerin hedefi ulus devlet yapısının yok edilmesidir. Geldiğimiz noktada
rejimi restore edilen veya yeniden inşa edilen, daha demokrat daha özgür olan
ulus sayısı maalesef artmakta ve daha da artacaktır.
Not: Hegemonya hakkında daha geniş
bilgi edinmek isteyenler, Sait YILMAZ’ın “Güç ve Politika" adlı eseri ile
Joseph Nye'ın "Yumuşak Güç" eserinden edinebilirler.
Not-2 : Hegemonya başlıklı bu yazım
11 Ocak 2014 tarihinde www.gencyorum.org internet sitesinde yayımlanmıştır.
Aydın ŞİMŞEK
11
Ocak 2014
Twitter.com@aydin2850