17 Temmuz 2012 Salı

SAİD-İ NURSİ KİMDİR?


Said-i Nursi, geçtiğimiz yıl vizyona giren ve milyonlarca kişi tarafından izleneceği söylenen, ancak iki yüz bin kişinin emirlere atfen gittiği “Said-i Nursi’nin Kurtuluş Savaşına Katkısı” masalını anlatan, yedi düvele meydan okumuş Mustafa Kemal Atatürk’e posta koyduğu yalanını gösteren, Hür Adam filmindeki gibi bir Hür Adam mı? Yoksa, her zaman otoriteye baş eğen ve özellikle Amerika’nın güdümünde olan “Güdülen Adam” mı dır? Sahi kimdir bu Said-i Nursi?

Said-i Nursi, 1877 yılında Bitlis İli’nin Hizan İlçesi’nin İsparit kasabasına bağlı Nurs Köyünde dünyaya gelmiş ve 23 Mart 1960’da Urfa’da ölmüş ve buraya defnedilmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesi sonucunda Demokrat Parti’nin devrilmesinin ardından kemikleri mezarından alınarak Isparta’da bilinmeyen bir yere gömülmüştür. Önceleri Said-i Kürdi olarak tanınır ve bu ünvanı kullanır, soyadı kanunundan sonra doğduğu köye atfen Nursi soyadını alır. Ufak yaşlarda bölgede etkili olan Nakşibendi tarikatına girer. Said-i Nursi’nin ilmi kariyeri yoktur. Mahalle mektebinde okumuş ve gençliği medreseler arasında geçmiştir. Düzenli bir eğitim ve öğretim hayatı olmamıştır. Tizyak adlı risalesinin 68 nci sayfasında risalelerini yazma bilmediği için Nur Şakirtlerinin yazdığını belirten Kürdi, risalesinde kendisini “yalnız, kimsesiz, garip, yarım ümmi” diye tarif etmiştir.


Bitlis Valisi Tahir Paşa’nın II.Abdulhamit’e 1907 yılında gönderdiği mektubunda ; “Kürdistan alimeleri arasında üstün zekasıyla tanınan Molla Said Efendi hasta olduğundan, padişahın merhametine ve ilgisine sığınarak bu defa padişaha başvurmak istemiştir.” diyerek tedavi edilmesini istemiş ve II.Abdulhamit Kürdi’yi bir süreliğine akıl hastanesine yatırmıştır. 

Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’a gelerek, meşrutiyet karşıtı İttihad-ı Muhammed-i Cemiyetinin kurucuları arasında yer alan Deli Said, 31 Mart Vakasının fitilini ateşleyen Derviş Vahdeti’nin Volkan Gazetesinde ve Kürdistan dergisinde yazılar yazmış ve ilk yazısını Türkçe bilmediğini ifade ederek bitirmiştir. Hareket ordusunun 31 Mart Vakasını bastırmasının ardından yargılanan Kürdi beraat etmiştir.  

Nurcu yazarların yazılarında ısrarla belirttiği, “Kürdi Van’da üniversite kurmak istiyordu.” yalanını Kürdi anılarında, İttihat ve Terakki’nin Van’da bir üniversite kurma düşüncesi olduğunu belirterek kendisini yücelten yazarların ipliğini yine kendisi ortaya çıkarmış ve İttihat ve Terakki tarafından kullanıldığını itiraf etmiştir.

25 Haziran 1918’de İstanbul’a gelen Kürdi, kardeşinin oğlu Abdurrahman’ın Çamlıca’da ki köşküne yerleşmiş ve kitabını yazdırmaya başlamıştır. Kürdi bu işlerle uğraşırken Anadolu itilâf devletlerince adım adım işgal edilmeye başlanmıştır. Kürdinin İstanbul’da ücretli olarak çalıştığı Dar-ül Hikmet’ül İslamiye’de haya ve namus, çocuk düşürme, memleket gençliği ve ahlaksızlık gibi beyannameleri yayınlamıştır. Bu kadar önemli işlerle uğraşan Kürdi’yi, Yunanlıların kanlı İzmir işgaline tepki olarak toplanan mitinglerde ise görebilen yoktur.

Çeşitli din adamlarının Kurtuluş Savaşı’na destek vermek için Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri kurmuş olmasına rağmen Kürdi, Kürtleri Türklere karşı kışkırtmak için İngilizler tarafından kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti kurucuları arasında şerefiyle (!!!) görev almıştır. Bu cemiyet tarafından düzenlenen Koçgiri Ayaklanması, Kuvay-ı Milliye güçlerini bir hayli uğraştırmıştır. Bu cemiyetin yönetim kurulu işgalci güçlerin, komiserlerini ziyaret etmiş ve kürt milli haklarının sağlanması için kendilerine yardım edilmesini istemişlerdir. Kürdi Hıristiyan Amerika’nın bütün dünya Müslümanlarını kucakladığını ve okşadığını söyleyerek Amerika’yı baş otorite ilan etmiş ve bu tutumu Kürdi’nin günümüzdeki öğrencilerine de çok güzel bir örnek oluşturmuştur…!!!     

Tabiki Kürdi’nin meziyetleri bunlarla da sınırlı kalmıyordu. Kürdi, Teali İslam Cemiyeti’ne de katılarak, Kuvay-ı Milliye hareketine karşı tüm mal varlıklarını harcamaya yemin ettiklerini belirtmiş ve cihat ilan etmiştir. Türkün ateşle imtihan verdiği o tarihlerde Kürdi, “Sunuhat”, “Hakikat Çekirdekleri”, “Nokta”, “Rumuz” ve “İşaret” gibi risaleler kaleme almış ve Osmanlı’nın çöküşünü Jön Türklerin İslâmdan uzaklaşmasına bağlamaya başarabilmiştir. 

Kürdi, milli mücadeleye olan önemli !!! katkılarından sonra, savaş bitiminde Ankara’ya gelebilmiştir. Savaş bitimine kadar İstanbul’da kalmasını ise, İstanbul’un Anadolu’dan daha tehlikeli olarak görmesine bağlamıştır. Oysa ki o günlerde İstanbul’da kalanların işbirlikçiler, korkaklar ve hainler olduğunu herkes bilmektedir.

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Müslümanın Müslümana propagandasını yapan Kürdi, Ankara’da çağdaş din adamlarının yanında kendisine yer bulamayıp istediklerini yapamayınca, Van’a gitmek için Ankara’dan ayrılmış ve soluğu Eylül 1924’te Erzurum’da almıştır. Erzurum’da Şeyh Sait isyanında rol oynayan, kardeşinin Van sorumluluğunu üstlendiği, ayrılıkçı Azadi örgütünün ileri gelenleriyle görüşmüştür. Azadi örgütünün yapı taşlarından birisi olduğu ayrılıkçı Şeyh Sait isyanı başarıya ulaşamamış ve Kürdi isyana katıldığı gerekçesiyle tutuklanarak, önce Van’da hapsedilmiş, ardından sırasıyla Antalya, Burdur ve Isparta’ya sürgün edilmiştir.

Kürdi özgürlüğünün elinden alındığını ve sürekli sürgün edildiğini söyler. Bu yüzden de Mustafa Kemal’i ağır bir dille eleştirir. Ancak Menderes döneminde bile sürgüne gönderilir ve hatta Ankara’ya dahi sokulmaz. Çünkü insanlara çeşitli iftiralar atmakta ve tahrik edici konuşmalar yapmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen, Kürdi’ye gösterilen hoşgörü Nazım Hikmet’e gösterilmemiştir.

İstiklâl mahkemesince yargılanan Kürdi beraat etmiştir. Ancak, 1950’de Şeyh Sait ayaklanmasını mukkades cihat olarak adlandırmış ve ayaklanmaya silahla destek vermediğini ama propaganda ve örgütlenme çalışmalarıyla destek olduğunu Şeyh Sait’in oğullarına anlatmıştır. Hatta bu ayaklanmada ölen eşkıyaların yanında olamadığı için kederlerle ve gamlarla teessürle gözyaşları döktüğünü belirtmiştir. Şu talihsizliğe bakınız ki !!! aynı Kürdi, yurdun işgal günlerinde şehit olan Müslüman Türk evlatları için kılını dahi kıpırdatmayı aklının ucuna dahi getirmemiştir.



Meşrutiyet öncesinde İttihat ve Terakki’nin, Meşrutiyet sonrasında ayrılıkçı kürt hareketinin, I.Dünya Savaşı sırasında Almanların, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde irticai ve ayrılıkçı kürt hareketlerin etkisinde kalan Kürdi, II.Dünya Savaşı sırasında ise yüz bin lira karşılığında Cemal Kutay’a kendisini yücelten tamamen propaganda amacıyla kitap yazdıran, dinsel söylemleri ve uygulamaları ön plana çıkaran Demokrat Parti’nin ve Sovyetler tehlikesine karşı dinimizi koruyacak olan ABD’nin etkisinde kalmıştır. Böylece hem Demokrat Parti hem de ABD Kürdi’nin hem etinden hem de budundan istedikleri gibi yararlanmıştır.

74 yaşında “5000 genç nur talebemle Kore’de komünistlerle harp etmek için gönüllü olarak bende giderim” diyebilen Kürdi, 43 yaşındayken Anadolu’da ki bağımsızlık hareketine neden katılmamıştır…??? İşin diğer bir ilginç yanı ise, 74 yaşında komünistlerle harp etmek için kendinde güç bulabilen Kürdi, Hacca gidecek gücü bulamamış ve hacca gitmemiştir. Hacca gitmemiş olmak, büyük bir din alimi için utanılacak bir durum değil midir?

İşte böyle, Kürdi’nin gerçek yaşam öyküsü budur. Kürdi’nin yaşamı hakkında yazılanları okudukça büyük Atatürk’ün “Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir, yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtan bir hal alır.” sözünün günümüzü ne kadar iyi tarif ettiğini bir kez daha görüyoruz…


Not: Said-i Kürdi için daha geniş bilgi almak isterseniz Mustafa Yıldırım'ın Meczup Yaratmak isimli eserini okumanızı öneririm. 


                                                                                                     Aydın ŞİMŞEK
                                                                                                    17 Temmuz 2012
                                                                                                     Twitter.com@aydin2850
                                                                                                                    

2 yorum:

  1. üstad hayırlı akşamlar. zamanın varsa bir cevap e-postası yazarmısın!

    YanıtlaSil